Siyasetten Beklenen
Siyasetten Beklenen…
Günümüzdeki sözlük anlamı itibariyle Siyaset devlet yönetme sanatına ilişkin fikri ve bakış açısını ifade etmektedir. Diğer bir eş anlamı ise politika…
“Kökenbilimsel” olarak Arapça’da “seyis” kökünden türetilmiş ve “seyislik” anlamına da geliyor…
Başka bir anlamıyla “at terbiyeciliği”…
Siyasetin mecazi anlamı ise, bir amacı gerçekleştirmek için rakiplerinin zayıf noktalarından faydalanmak, hedef kitlenin duygularını okşayarak işini yürütmek…
En çok bu “seyislik veya at bakıcılığı” anlamına takıldım…
Neden “siyaset ve at terbiyeciliği” arasında “etimolojik” bir bağlantı olsun?...
Atlar çok hassas, sadık ve hisli hayvanlardır. At terbiyeciliğinde ana tema, atı ürkütmeden, korkutmadan ve kızdırmadan, “sanki onun istediği içinmiş gibi” yönlendirmek, yorarak direnişini kırmak ve en sonunda ata istenen eylemi “iyilikle” yaptırabilmektir.
Bunun için:
At hakkında genel bilgi sahibi olmak,
Atı iyi tanımak ve at ile ilgili karakter tahlili yapmak gerekir...
Siyaset bilimsel anlamı ve tarihsel gelişimi açısından incelendiğinde at terbiyeciliğinden ve mecazi anlamından çok uzaklaşmış daha karmaşık bir kavrama evrilmiştir. Çünkü siyasetin öznesi “insan” dır.
İnsanın tarih sahnesine çıkışından beri siyaset vardır ve 14.yüzyıldan sonra bilime ve tarihe konu olmaya başlar.
Sanayi devriminden sonra biraz daha öne çıkan bir alan olur. Çünkü sanayi devrimi ile birlikte işin içine daha çok üretim ve daha çok para girmiştir.
2.Dünya savaşından sonra toplumun her katmanının ilgilendiği bir konu olmuştur siyaset. Çünkü artık demokrasi konuşulmaya, yaygınlaşmaya ve kısmen de olsa yaşanmaya başlamıştır.
Günümüzde ise siyaset konuşulmayan yer yok gibidir.
Özellikle ülkemizde fikri olsun olmasın herkes siyaset ve siyasetçi hakkında konuşur olmuştur.
Siyaset daha çok kişisel menfaat alanı olarak görülmekte ve her geçen gün gerçek amacından ve anlamından uzaklaşmaktadır.
“Seçim” biter bitmez –bu neredeyse her türlü seçimde böyledir- henüz yönetimdekilerin ne yapacakları görülmeden siyaset konuşmaları ve çekişmeleri tekrar başlamakta ve gelecek seçim takvimine kadar sürmektedir. Her seçim sonrası uzun yıllara varan husumet kapıları aralanmakta ve siyaset uygar bir uzlaşı yeri olmaktan çok kısır çekişmelerin ve kırgınlıkların yaşandığı bir alana doğru sürüklenmektedir. Böylece, siyaset toplumun enerjisini artıran bir mekanizma olmaktan ziyade, toplumun gerçek üretimden uzaklaşarak gün geçtikçe biraz daha tükenmesine neden olmaktadır.
Oysa siyaset toplumların büyük yürüyüşlerinde tıkanan yerleri açmak ve düğümlerin çözümünde görevler üstlenmek için vardır.
Siyaset hayatı kolaylaştıran, toplumların kalkınmasını ve yükselmesini sağlayan önemli bir devlet aygıtıdır.
Aydınlar, kanaat önderleri, sivil toplum inisiyatifleri ve siyasetçiler tüm toplum katmanların siyaset arenasında temsil edilmesini sağlayacak konular üzerinde çalışmalı, kitleleri siyaset içinde kutuplaştıran değil, demokrasi kültürü içinde yoğurarak çözüm ve uzlaşı arayan bir toplum olmaya yönlendirecek zemini oluşturmalıdırlar. Sorun değil çözüm odaklı siyaset yapılmalıdır. Siyasetin temel gereçleri olan hukuk, demokrasi ve toplumsal enerji en yararlı bir noktaya odaklandırılmalıdır.
Doğru siyaset üretim artışı ve toplumsal barış demektir.
Dünyada siyaseti belki de amacına en uygun şekilde yapabilecek toplumlardan biriyiz. Tarihsel geçmişi itibariyle toplumumuz, bu coğrafyada asırlardır hoşgörü, uzlaşı ve barış içinde yaşayan bir toplumdur.
Bu toplum siyasetten ve siyasetçilerden çok şey bekliyor.Özellikle asırlardır geri bırakılmış Anadolu insanı daha çok şey bekliyor.Toplumun gündemi ile siyasetin gündemi doğru bir zeminde ve kavşakta birleşmelidir. Belki de bu yüzden siyaseti ve siyasetçiyi çok konuşuyor. Onların beklentisi doğru şekilde değerlendirmeli, doğru şekilde analiz edilmeli ve potansiyeli doğru şekilde kanalize edilmelidir. Siyasetten bugünün sorunlarına çözüm beklendiği kadar, geleceğe de öngörü konulması ve ışık tutması umulmaktadır. Ülkenin ekonomik potansiyelinin iyi değerlendirilmesi gerektiği kadar insan potansiyelinin de iyi keşfedilmesi ve değerlendirmesi gerekmektedir. Toplumun içinde işlenmesi gereken nice cevherler vardır ve var olmaya devam edecektir. Hiçbir ferdimiz küçümsenmemeli, hiçbir kimsenin enerjisi sığlaştırılan siyaset zeminlerinde kullanılarak zayi edilmemelidir.
Bir Japon öğretmenin şahsıma hediye ettiği, hala odamda asılı duran, eski Japon motiflerinden biriyle süslü ve bir çerçeve içinde geleneksel bir kağıt üzerine el yazısıyla şunlar yazıyor:
“Büyük bir insanın tek bir insanın hayatında yaptığı devrim, bir ulusun ve hatta tüm insanlığın yazgısını değiştirebilir”.
Sonuç olarak, Siyaset bilimsel ve tarihsel misyonundan uzaklaşarak tamamen “kökenbilimsel” veya “mecazi” anlamlarından birinin üzerinden yürütülerek sadece siyasi kaygılar ve küçük menfaatlere indirgenirse o zaman hepimiz kaybederiz.
Siyaset ve seçimler toplumumuzun kaybettiği alanlar değil, ülkemizin hep birlikte kazandığı, daha çok üretime, huzura ve barışa giden yolun kapısını aralayan çözümlerin üretildiği fırsatlar alanı olmalıdır.
Önümüzdeki Milletvekilliği seçimlerinin ülkemize, bölgemize, tüm dünyaya huzur ve barış vesilesi olması dileği ile…
Saygılarımla.14.04.2015
Prof.Dr.Yavuz Öztürkler