Hayvanların eziyeti sadece 4 Ekim’de hatırlanmasın
Hayvanların eziyeti sadece 4 Ekim’de hatırlanmasın
Yaşamın var oluşundan beri insanlar ve hayvanlar yakın ilişki içerisinde yaşamlarını sürdüre gelmişlerdir. İnsanoğlu avlanmayı bir yaşam ve geçim kaynağı olmaktan çıkarıp hayvanları evcilleştirdiğinde hayvanlar üzerindeki sorumluluğu ve görevi de beraberinde üstlenmek durumunda kalmıştır. Vicdani, insani ,ahlaki ve dini boyutlarından sonra yeni yüzyılda hayvanları korumak artık bir hukuki yükümlülük haline gelmiştir. Gelişmiş ülkelerde çıkarılan ve öteden beri uygulamaya konulan hayvanları koruma kanunu ülkemizde de7 yıldan beri yürürlükte olup,ne yazık ki yeterince uygulandığı söylenemez. Görülüyor ki, hayvanları korumak kanun zoruyla yeterince uygulanabilecek gibi değil. Hayvanların değerini bilmek, onları sevmekle olur. Onların tabiatın dengesinde ve insanlığın yaşamındaki önemini bilmeden hayvanların değerini bilmek mümkün değildir. Bir insana bir hayvanı sevdiremeyebilirsiniz, yada o insan hayvanı sevmek zorunda olmayabilir. Ancak, hayvanların gerek doğada ve gerekse insan yaşamında vazgeçilmez bir öneme sahip olduğunu en azından bilmesi gerekir.Bu da bir eğitim işi olup, ilgili kurumların hayvanları koruma ile ilgili olarak her açıdan yükümlülüklerini yerine getirmesi büyük önem taşımaktadır.
Hayvanları koruma, onlara insanca muamele etme ve onların refahını bozmaktan kaçınma ile ilgili olarak kendimizi bir sınava tabi tutmalıyız.Hayvanlarında hakları olduğunu bilmeliyiz. Onları sadece bir besin materyali değil, değil, bir canlı varlık olarak görmeliyiz. Aksi takdirde doğada karnını doyurmak güdüsüyle hareket eden hayvanlardan farkımız kalmayabilir.
Hayvanlara yapılan muamele, hayvanların refahıyla ilgilenme ve onları koruma eğilimi ile hareket etme derecesi o ülkenin gelişmişlik göstergesini de ortaya koyan unsurlardan biridir. Sokaklarımızda sopayla dövülen bir koyun, döve döve kamyona bindirilen bir kurbanlık sığır, boğazına ip bağlanarak boğazı yara içinde sürüklenen bir köpek, doğada onlarca kişi tarafından linç edilen bir ayı, kıyıma uğrayan yüzlerce tilki, karayolunda can çekişen bir kedi veya eziyet edilen herhangi bir hayvana rastlıyorsak, hayvanları koruma yolunda hala ciddi eksiklerimiz var demektir.
Çocuklarımıza hayvanları ve doğayı sevdirmeden insanı sevdirmemiz mümkün değildir. Doğanın dengesi sistemi (eko sistem) içerisinde hayvanı çektiğinizde geriye hiçbir şey kalmaz.
Sarıkamış’ta boz ayıyı öldürmekle ormanları öldürdüğümüzün, tilkileri katletmekle fare istilasının önünü açtığımızın,evcil hayvanlara eziyet etmekle çocuklarımızın ruhunu öldürdüğümüzün farkında olmalıyız.Hayvana ve doğaya yapılan eziyet karşılıksız kalmaz, bunun hesabı bir gün insanlardan bir şekilde sorulur.
4 Ekim hayvanları koruma günü olarak her yerde kutlanmaktadır. Böyle günler hayvanları korumanın önemini anlamak ve anlatmak için vesile günlerdir. Hayvanların ve onun yaşadığı ortamların sadece 4 ekim dolayısıyla değil, her gün önemsenmesi umuduyla, insanların ve hayvanların sonsuza dek mutlu yaşadığı bir dünya diliyorum.