Cumhuriyet
Cumhuriyet…
Eski çağlardan beri insanlık özgürlüklerin peşinden koşmuş, bir zümrenin, bir grubun veya asillerin hegemonyası hep reddedilmiştir. Cumhuriyet Aristo’dan Jan Jaques Rousseau ve Montesque’ye kadar insanlığın aydın önderlerinin gündeminde olmuştur.
İlk çağlardan Magna Carta sözleşmesine, Fransız ihtilalinden günümüze kadar bu bir sınıfın egemenliği kabul görmemiş, monarşi, aristokrasi ve oligarşiye tepki duyulmuştur. 20.yüzyıla gelindiğinde Alman, Avusturya-Macaristan, Rus ve Osmanlı İmparatorluklarının yerini “Cumhuriyet” almıştır.
Günümüzde 206 egemen devletin 135’inin isminde “Cumhuriyet”kelimesi kullanılmaktadır. Adında “Cumhuriyet” kelimesi olmayan veya görünürde monarşik görünen devletlerin çoğunda bile yine bu rejimin ruhu hakimdir veya izleri vardır.
Halkın Egemenliğine veya Büyük Millet Meclisi’nin Egemenliği’ne dayalı Cumhuriyeti elde etmek kolay olmamıştır. Doğduğumuzda hazır bulduğumuz bu fazilet rejiminin önemini kavramak ve onu korumak hepimizin görevi olmalıdır.
Mutlak Monarşi’den Oligarşi’ye ve nihayet halk egemenliğine geçişin tarihi anlatılırken dinleyenlere biraz kolay gelebilir. Ama tarihi romanları ve daha detaylı tarihsel bilgileri iyice okuduğumuzda derin dramatik ve trajik olayların neticesinde buralara kadar gelindiğini görmek mümkündür.
Bizler Cumhuriyet’e Kurtuluş Savaşı ile ulaştık. 29 Ekim 1923 öncesinde “Cumhuriyet” kelimesinin değil ağızlara alınması rüyasının görülmesi bile mümkün değilken bir 29 Ekim sabahı gerçek olmuştu. Bizim nesil Cumhuriyet rejiminin içine doğdu. Ne kadar şanslı olduğumuzu uzak ve yakın tarihi incelediğimizde anlıyoruz. Cumhuriyetin önemini kavradıkça bu yönetim biçimini bize bırakanlara minnettarlığımız gittikçe artmaktadır.
Avamdan, tebaadan ve reayadan onurlu bir millet ve halk, toplumsal yığından bir birey olma fırsatını bizlere bahşeden bu erdemli yönetim şeklinin değeri gençliğimize iyi anlatılmalı ve kavratılmalıdır.
Cumhuriyet olmadan:
Onur, erdem, birlik ve dayanışma, barış ve kardeşlik, evrensellik, hümanizm, hukuk ve demokrasi gibi değerlerin her yerde var olması ve gelişmesi mümkün değildir. Bunun tersi de doğrudur. Bu değerler geliştirilmezse Cumhuriyet ruhunun yayılması ve tüm halkına meyvelerini yeterli ölçüde vermesi mümkün değildir.
Türkiye Cumhuriyetini canları pahasına büyük fedakarlıklarla bize armağan eden, milletimizin yüzünü toprağa sürdürtmeyen ve düşmanlara boyun eğdirtmeyen başta Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm silah arkadaşlarını, şehitlerimizi ve ebediyete akmış gazilerimizi sonsuz rahmet, şükran ve minnetle anıyorum. Cumhuriyetimizin 91.Yılı Kutlu ve Serhat ve Gazi Kars’ın Kurtuluşunun 94.yılı Olsun.